Randevu Hattı

0232 252 01 07 (pbx)

info@gaziemirtipmerkezi.com

Hasta Hizmetleri

Göz Sağlığı ve Hastalıkları

GÖZ KLİNİĞİNDE YAPILAN TEDAVİ VE AMELİYATLAR

• Katarakt (lazerle tedavi) ameliyatı
• Akıllı göz içi lens uygulamaları- Trifokal lens (yakın-orta-uzak görme- astigmat tedavisi)
• Şaşılık ameliyatları
• Kapak estetiği ameliyatları
• Göz tansiyonu ameliyatları
• Göz yaşı kesesi ameliyatları (DSR)
• Maküla ödeminin intravitreal enjeksiyonla tedavisi (göz içi iğne tedavisi uygulamaları) İVA – Lucentis- Eylea – ozurdex: Şeker, sarı nokta, damar tıkanıklıkları gibi hastalıklarda oluşur.
• Piterjium operasyonu (göz eti tedavisi ): otogreft (göz zarı nakli) şeklinde yapılmaktadır.
• Şalazyon (arpacık) operasyonu
• Kontakt lens muayenesi
• Keratokonus tanı ve tedavisi (cross-link)
• Yag lazer tedavisi
• Argon lazer tedavisi
• Göz tembelliği (ambliyopi) tanı ve tedavisi

GÖZ POLİKLİNİĞİ TANI ARAÇLARI

  • OCT (Optik Koherens Tomografi)
  • Muayene Üniteleri
  • Biyomikroskop
  • Argon lazer
  • Yag lazer
  • Optik biyometri
  • Oterefraktokeratometre
  • Foropter
  • Digital lensmetre
  • Chart projektör
  • Keratometre
  • Pakimetri
  • Bilgisayarlı görme alanı
  • Ultrasonografi
  • Ultrasonik biyometri
  • Çocuk oterefi
  • FFA/ Fundus anjiografi
  • Göz kuruluğu testleri
  • Renk görme testleri

Katarakt (Lazerle Tedavi) Ameliyatı

Katarakt, göz bebeğinin hemen arkasında bulunan ve görmemizi sağlayan doğal göz merceğinin zamanla saydamlığını kaybederek matlaşmasıdır. Başka bir ifadeyle görmemizin sanki buğulu bir camdan bakılıyormuş gibi bozulmasıdır. Kataraktın en sık sebebi yaşın ilerlemesidir.

Ayrıca;
• Şeker hastalığı
• Göze alınan fiziksel travmalar
• Göz tansiyonu ve üveit gibi göz hastalıkları
• Uzun süreli kortizon tedavisi almak
• Radyasyona maruz kalmak gibi sebepler de katarakt oluşmasına sebep olabilir.
Bebeklik ve çocukluk çağında da katarakt görülebilir. Doğumsal kataraktlarda en önemli etken annenin hamilelikte geçirdiği kızamıkçık gibi enfeksiyonlardır.

Katarakt Hangi Şikayetlere Yol Açar?

• Görmede ilerleyici azalma
• Işığa karşı hassasiyet (göz kamaşması)
• Okuma zorluğu
• Çift görme
• Renklerde soluklaşma veya sararma
• Gece görüşünde bozulma
• Gözlük numaralarının sık değişmesi

Kataraktın Tedavisi Nasıl Yapılır? Ameliyat Dışında Bir Tedavisi Var mıdır?

Katarakt, gözlük veya ilaç kullanılarak tedavi edilebilecek bir hastalık değildir ve kataraktın ilerlemesini durdurabilecek etkili bir yöntem yoktur. Kataraktın tek tedavisi ameliyattır. Katarakt dışında görmeyi azaltan bir durum yoksa, katarakt ameliyatı yapılan göz eski görme kabiliyetine tekrar kavuşmaktadır.

AKILLI GÖZ İÇİ LENS UYGULAMALARI – TRİFOKAL LENS (YAKIN-ORTA-UZAK GÖRME-ASTİGMAT TEDAVİSİ)

Her insanda gözün içinde doğal bir lens vardır ve bu lens hem saydam hem de elastiktir. Her yakına ve uzağa bakışta bu lens esnekliği sayesinde şekil değiştirerek bakılan mesafeye odaklanır. Bu sayede hem uzağı hem de yakını net görürüz. İlerleyen yaşla beraber gözün içindeki doğal lens önce esnekliğini kaybeder, artık yakına bakarken şekil değiştiremez ve yakına odaklanamaz, daha ileriki yaşlarda da saydamlığını kaybeder ve katarakt oluşur. Yaklaşık 40 yaş civarında esneme özelliğini kaybeden kendi doğal göz içi lensimiz yenisi ile değiştirilebilir bir lenstir. Deforme olan doğal lensimizin yerine Akıllı Lens adı verilen yapay bir mercek yerleştirilir. Bu yeni lens artık hem uzağa, hem ara mesafeye hem de yakına odaklanabilecektir. Akıllı Lens(Göz İçi Lens) takılan hastada ileride katarakt oluşmaz. Katarakt hastalığı veya çok yüksek hipermetrop numaraları olan hastalara akıllı lens uygulanabilir. Göz içine yerleştirilen bu teknoloji harikası lenslerin monofokal (tek odaklı), bifokal (iki odaklı) ve trifokal (üç odaklı) olmak üzere üç çeşidi bulunmaktadır. Hastanın durumuna göre bu 3 seçenek lensten biri tercih edilmektedir. Akıllı lens kullanmak için hastaya önce standart katarakt ameliyatı uygulanmalı ve hastanın kendi orijinal lensi çıkartılıp yerine uygun mercek yerleştirilmelidir. Ameliyat, standart katarakt ameliyatı gibi 10-15 dakika kadar sürmektedir. Bu operasyon sırasında göze dikiş uygulanmamakta ve hastalar aynı gün taburcu edilmektedir.

ŞAŞILIK AMELİYATI

Normal koşullarda her iki göz her yöne paralel olarak hareket ederler. Gözler hareket sırasında paralel etmediğinde şaşılık ortaya çıkar. Şaşılık içe,dışa veya diğer yönlere olabilir. Şaşılık kalıcı veya geçici olabilir. Şaşılık tek gözde veya heriki gözde olabilir. Şaşılık çocuklarda ve erişkinlerde olabilir, doğuştan veya sonrada olabilir. Şaşılık sadece estetik bir sorun olmayıp, göz tembelliği ve psikolojik sorunlara yol açabilir. Şaşılığın farklı nedenleri vardır. Çocuklarda ve erişkinlerde farklıdır. Genetik faktörler de rol oynar. En sık sebep göz bozukluklarıdır. Bir çok şaşı çocukta şaşılık ve göz tembelliği birlikte görülür. Ailede şaşılık veya göz tembelliği varsa çocukta şaşılık görülme riski artar. Bazen ateşli bir hastalık, kaza gibi nedenler şaşılık ortaya çıkmasını tetikler. Bazılarında şaşılık göz kaslarının birinde veya birkaçında felç nedeniyle olabilir. Sonradan aniden ortaya çıkan şaşılıklar travma,hipertansiyon veya şeker hastalığına bağlı olabilir. Bebeklik ve çocukluk döneminde olan şaşılıkların bir kısmı yalancı kaymalardır. Yalancı kayma burun kökünün genişliğine bağlı olabilen yanıltıcı bir görüntü olabilir. Çocuk veya erişkin birinde şaşılık varsa ve gözlükle geçmiyorsa şaşılık ameliyatı yapılması gerekir. Şaşılık ameliyatı birçok şaşılık tipinde çok iyi netice verir.

ALT VE ÜST KAPAK ESTETİĞİ AMELİYATI: (Blefaroplasti)

Üst göz kapağında sarkma, yağ fıtıklaşmaları, kırışıklıklar gibi sorunlar yaşayanlara üst göz kapağı estetiği yani üst blefaroplasti yapılır. Üst göz kapağı estetiği ameliyatı, göz kapağındaki doğal katlanma çizgileri üzerinden kesi açılarak yapılır. Oluşturulan bu kesiden deri fazlalıkları ve yağ fıtıklaşmaları temizlenir, fıtıklaşan alan dikişlerle sıkıştırılır ve kesi kapatılır. Üst göz kapağındaki doğal katlanma çizgisi üzerinden yapıldığı için, ameliyat izi doğal bir katlanma izi gibi görülür, dışarıdan dikkat çekmez. Alt göz kapağında en çok rastlanan sorunlar gözaltı torbaları ve gözaltı kırışıklıklarıdır. Gözaltı torbaları, kırışıklıkları gibi alt göz kapağı problemlerde alt göz kapağı ameliyatı yani alt blefaroplasti yapılır. Bu ameliyat kirpiklerin 1,5 mm altından kesi oluşturularak yapılan bir operasyondur. Oluşturulan bu kesiden göz altı kapağı düzeltilir. Deformasyonun türüne göre; yağ torbaları dışarıya çıkartılır, fıtıklaşma noktaları sıkılaştırılır, torbalanmanın önündeki deri gerginleştirilir yada torbalanın oluştuğu bölgedeki dokular oluşturulan kesiden yanağın üst bölgesine doğru dağıtılır. En son oluşturulan kesi kirpik hizasından dikilir. Ameliyat sonrası kirpik çizgisi bölgesinden operasyonun yapılmasından dolayı ameliyat izi kalmayacaktır.

GÖZ TANSİYONU AMELİYATI

Tıp dilinde glokom olarak da bilinen göz tansiyonunun tedavisinde uygulanan operasyondur. Görme sinirinin kaybolması ya da göz içi basıncın artması ile birlikte görme sinirinin zarar görmesi, glokom sorununu meydana getiriyor. Erken teşhis ile birlikte müdahale etmek çok daha kolay hale gelirken hastalar bu konuda geç kaldığı takdirde görme sinirindeki hasar da daha büyük hale geliyor ve tedavi çok daha zor bir hal alıyor. En etkili tedavi yöntemlerinden bir tanesi ameliyattır. Son dönemde başarı oranının arttığı ameliyatlardan bir tanesi olan glokom, yani göz tansiyonu ameliyatı ile birlikte tansiyonun düşürülmesi çok daha kolay bir hal alıyor. Göz damlaları ve benzeri ilaçlar da tedavi yöntemi olarak belirlenmiş durumda ancak erken teşhis mümkün olduğu takdirde damlalardan yardım alınabiliyor. Damlalar, yapılan araştırmalara göre %45 gibi bir oranda tansiyonu düşürme etkisine sahip ancak ameliyat ile birlikte bu oran bir hayli artıyor.

GÖZYAŞI KESESİ AMELİYATLARI (DSR)

Gözyaşı kanal tıkanıklığı tedavisi cerrahidir. Ameliyatla gözyaşı kesesi ile burun boşluğu arasında yeni bir geçiş yolu açılır. Bazı durumlarda iyileşme sırasında bu geçişin tıkanmasını engellemek amacı ile gözyaşı kanalına yerleştirilen silikon bir tüp ameliyattan iki ay sonra çıkartılır. Bu ameliyatta başarı oranı çok yüksektir. Alt ve üst göz kapağının, iç köşesinde iki küçük açıklık olarak başlayan gözyaşı kanalı, gözyaşının fazlasını burun boşluğuna boşaltır. Gözyaşı kanal tıkanıklığı gözde sulanmaya ve çapaklanmaya neden olur. Yeni doğan bebeklerde düzenli masaj uygulaması ile 1 yaşına kadar gözyaşı kanalı genellikle kendiliğinden açılır. Açılmadığı durumlarda ve yetişkinlerde cerrahi müdahale ile gözyaşı kanalı ile burun boşluğu arasında bir geçiş oluşturulur. Bayanlarda daha sık görülen bir rahatsızlıktır. Hasta, gözünün devamlı yaşarması ve çapaklanmasından şikayet eder.

Gözyaşını buruna ileten drenaj sistemi herhangi bir nedenden dolayı tıkandığında, üretilen gözyaşının bir kısmı göz kapaklarından yüze doğru akar. Bir kısmı da drenaj yollarında birikir. Göllenen bu gözyaşı sıklıkla enfeksiyon geliştirir ve göz kapaklarının iç açılarında, ağrılı bir şişlik veya iltihaplı bir akıntı ortaya çıkmasına neden olabilir. Gözyaşı kanal tıkanıklığı tedavisi cerrahidir. Ameliyatla gözyaşı kesesi ile burun boşluğu arasında yeni bir geçiş yolu açılır. Bazı durumlarda iyileşme sırasında bu geçişin tıkanmasını engellemek amacı ile gözyaşı kanalına yerleştirilen silikon bir tüp ameliyattan iki ay sonra çıkartılır. Bu ameliyatta başarı oranı çok yüksektir.

GÖZ İÇİ İĞNE TEDAVİSİ UYGULAMALARI

Retina tedavisinde güncel tedavi yöntemleri arasında göz içine enjeksiyonlar yani iğne tedavileri yer almaktadır. Gözün yüzeyine damlatılan damlalar, sürülen merhemler maalesef gözün arka tabakalarına etkili olamamakta sadece gözün yüzeysel tabakalarında etkili olmaktadır. Retina tabakaları dediğimiz gözün arkadaki yer alan tabakasına etkili bir tedavi yapabilmek için ya vücuda damardan çok yoğun ağır ilaçlar vermek gerekmekte veyahutta göz iç boşluğuna vitreus boşluğu denilen boşluğa çok küçük iğnelerle çok küçük hacimlerde ilaçlar enjekte edilmektedir. Bu enjekte edilen ilaçlarda son yılların oldukça güçlü ve gerçekten tedavi edici yönü etkili olan ilaçlardır. Ve özellikle bu enjeksiyon tedavileri; Şeker hastalığında, Sarı Nokta hastalığında ve damar tıkanıklıklarında önerilmektedir. Sarı nokta hastalıkları dediğimiz, yaşlı bireylerde gördüğümüz görme merkezindeki kanamalı lezyonlar bu enjeksiyonlar yardımıyla kurutulabilmekte ve hastalarımızın görmesi korunabilmektedir.

PİTERJİUM AMELİYATI (GÖZ ETİ TEDAVİSİ)

Gözün beyaz tabakası (sklera) üzerini örten konjonktiva zarının, kalınlaşıp aşırı damarlanarak gözün dış merceği (kornea) üzerine ilerlemesi halidir. Genellikle gözün buruna yakın olan iç (medial) tarafında görülür. Halk arasında ‘’Kuş kanadı’’ olarak bilinen bu hastalık başlangıçta zaman zaman kanlanma ve yanma, batma gibi şikayetlere yol açar. İlerlemeye devam ederse kormeanın üzerine atlayıp onu çekerek astigmatizmaya neden olur ve görme bulanıklaşmaya başlar. Göz bebeğine kadar ilerlediği safhalarda görme aksını kapatır ve kalıcı görme kusurları meydana gelir. Kimlerde görülür? Aile bireylerinde varsa diğer bireylerde de görülme şansı artmaktadır. İkinci sorumlu güneş ışınlarıdır. Gözümüze gelen ışınlar kapak ve kornea yapısından dolayı gözümüzün buruna yakın olan bölgesinde toplanırlar. Bu bölgeye güneş ışını gelmesi sonucu ultraviolenin sebeb olduğu limbal kök hücre ölümleri başlar. Kornea ve konjonktiva dediğimiz göz zarı arasında bulunan limbusda kök hücreler bozulmaya başlayınca konjonktiva devreye girer ve ölü hücrelerin üzerinden atlayarak kornea dokusuna yapışır. Ayrıca alerji ve göz kuruluğu bu süreci hızlandırır. Tedavisi nedir? Pterjium’ un tedavisi cerrahidir. Pterjıum cerrahisinde sadece pterjıumu çıkarmak yetmez. Mutlaka o bölgenin bir greftle kapatılıp limbal kök hücre nakli yapmak gerekir. Otogreftli pterjıum cerrahisinde üst veya alt kapağımızın (hangi bölge müsaitse) altında yedek bulunan konjonktiva dokusu pterjıumun boyutuna göre alınır ve eriyebilen dikişlerle temizlenen pterjium alanına dikilir.

ŞALAZYON (ARPACIK) AMELİYATI

Şalazyon, göz kapağındaki salgı bezlerinin iltihaplanmasıdır. Kapakta ağrısız, sert ve yuvarlak bir nodül şeklinde görülür. İlk başta ilaç tedavisi uygulanır. Daha ileri safhalarda kitle içine kortizonlu iğne yapılarak tedavi sağlanabilir ancak ; iyileşme ihtimali %60-70 civarındadır. Bu tedavilerin yeterli olmadığı durumlarda ise; cerrahi müdahale ile alınır. Şalazyon ameliyatı, lokal anestezi ile yapılır ve hastanede yatmayı gerektirecek bir ameliyat değildir. Günlük yaşantınızı yaklaşık birkaç gün etkiler. Küçük bir müdahale olarak kabul edilir ancak; göz kapağı hastalıkları çok basit görünmekle birlikte tedavi edilmediği takdirde ciddi problemlere neden olabilmektedir.

KONTAK LENS MUAYENESİ:

Görme bozukluklarının düzeltilmesinde, göz renginin değiştirilmesinde, ya da kornea hastalıklarının tedavisinde kontakt lens kullanılmaktadır. Kontakt lensler, 1800’lerde göz bebeğinin önünü tamamen kaplayan üfleme cam lenslerden yapılan incecik plastik kornea lenslerine uzanan bir evrim geçirmiştir. Günümüzde lens çeşitleri ve malzemeleri sağladığı kullanım seçenekleri ile çeşitlidir. Göz yapısına uygun kontakt lens seçimi için göz doktoru tarafından göz muayenesi yapılır. Muayenede kullanılacak lens tipi, derecesi, taban eğrisi ve çapı belirlenir. Uyumu belirlemek için aynı anda veya mümkün olan en yakın diyoptride bir lens takılır. Lensin hareketi, dengesi, ortalaması incelenir. Kontakt lensler, korneanın üzerinde duracak şekilde tasarlanmışlardır. Esas olarak gözün ön kısmını kaplayan gözyaşı zarına yapışarak ve biraz da göz kapaklarının basıncı ile yerinde dururlar. Göz kırpıldıkça göz kapağı kontakt lensin yüzeyinde kayarak, önünü hafifçe hareket etmesine neden olur. Bu hareket gözyaşlarının gerekli kayganlığı sağlamasına izin verir ve birikintilerin yıkanarak atılmasına yardımcı olur. Çok sıkı lens hiç hareket etmez. Gözde hassasiyet oluşturabilir. Başta kullanıcı rahat olabilir ama görüş keskinliği zayıftır. Uzun dönemde komplikasyonlara neden olabilir. Çok gevşek lens, aşırı hareket eder. Alt göz kapağı lensi çok hisseder. Göz kırpma sonrası görüntü bulanır. Lens merkezden kaçar. Lens kenarları kıvrılabilir.

• Göze uygun olan lens, iyi ortalanmış olup, korneayı sarar.
• Gözyaşının dolaşımı için lens hafif hareket etmelidir. Push-up testinde ve göz kırpma sonrasında 1 mm dikey hareket edebilmelidir.
• Kullanıcı net ve rahat görmeli, lensi hissetmemelidir.
• Göz kırpma sonrası görüş değişmemelidir.
• Kenar şeridi göze baskı yapmamalıdır.
• Kontakt lensler ile uyunmamalıdır. Denize ya da havuza girilmemelidir.
• Kontakt lens kullanırken gözünüzde kızarıklık veya batma hissi oluşturduğunda hemen lensi çıkartıp doktora başvurulmalıdır.

KERATOKONUS TANI VE TEDAVİSİ (CROSS-LİNK)

Keratokonus gözün saydam tabakasının yani korneanın ilerleyici miyop ve astigmat ile birlikte incelmesi ve sivrileşmesiyle oluşan bir hastalıktır. Hastalar, genellikle ergenlik döneminde başlayan hastalıktan ancak 20'li yaşlara haberdar olurlar. Hastalık 20–40 yaş arasında ilerleme gösterir ve 40'lı yaşlardan sonra durağan döneme girer. Kornea gözün çok önemli bir kısmıdır. Işık, göze kornea aracılığıyla girer. Kornea ışınları kırarak veya odaklayarak net görmenizi sağlar. Keratokonusta korneanın şekli değişir ve görme bozulur. Keratokonus araba kullanma, bilgisayarda yazı yazma, televizyon izleme veya okuma gibi bazı faaliyetleri güçleştirebilir.

Keratokonusun Sebepleri Nelerdir?

Keratokonus hastalığının nedeni tam olarak bilinememekle birlikte, gelişiminde genetik ve mekanik travmalar en önemli rolü oynar. Gözün ovalanması, sert kontakt lens kullanımı gibi çevresel faktörler ve genetik yatkınlığı olan kişilerde bu hastalığın ilerlemesine sebep olabilir.

Hastalığın Belirtileri Nelerdir?

• Gözde sürekli alerji veya kaşıntı olması (hafif göz irritasyonu)
• Devamlı ilerleyen miyopi ve astigmatın olması
• Gözlüğe rağmen net görememek
• Işığa hassasiyetin artması
• Göz kamaşması

Bu belirtiler keratokonus hastalığı riskinin yüksek oranda olduğunun habercisidir. Çünkü keratokonus hastalığının erken tanı ve tedavisi, ileride ortaya çıkabilecek ciddi görme sorunlarının önlenmesi açısından büyük önem taşır.

Keratokonusta iki problem esastır;

• Görmede azalma: Görmeyi artırmak için önce kontakt lens denenir. Hastalık ilerleyici seyrediyorsa stabilize edip kontakt lens uygulanmalıdır. Eğer hasta kontakt lens kullanamıyorsa halka tedavisi, topolazer veya göz içi kontakt lens tedavileri yapılır.
• Hastalıkta ilerleme: İlerlemeyi durdurmak için CCL (Corneal Cross-Linking) ve halka tedavisi uygulanır. Bu tedavi görmeyi artırmaz, sadece hastalığın ilerlemesini durdurur.

KURU GÖZ VE TEDAVİSİ

Normalde göz, gözyaşı ile sürekli yıkanır. Gözyaşı, gözün nemli ve rahat kalmasını sağlar. Bazen gözyaşı yeterli miktarda üretilemez. Bazen de gözyaşı kalitesi bozulmuştur gözü yeterince ıslatamaz. Bu durum “kuru göz” olarak bilinir. Halk arasında bu rahatsızlığa göz kuruluğu denir.

Gözlerimizde gözyaşı üretimi için iki yöntem mevcuttur. İlki devamlı olarak göz ıslanmasını sağlayan yavaş ve sabit gözyaşı salınımı ikincisi ise ağlama, göze yabancı cisim kaçması, kirpik batması, soğuk hava ve rüzgarla temas, burun içini tahriş eden olaylar, nezle, grip veya gözün iltihaplanması durumlarında refleks yolla fazla miktarda olan salgılamadır. ilginç bir durumdur ki gözdeki kuruluk refleks yolla, yaşarmaya sebep olabilir. Kontakt lens kullanımı gözyaşının yoğunluğunu arttırabilir.

Göz Kuruluğu Belirtileri Nelerdir?

  • Yanma ve batma hissi
  • Göz içinde ve çevresinde mukus iplikleri(yapışkan bir akıntı)
  • Kızarıklık
  • Aşırı yaşarma, yorgunluk hissi
  • Kontakt lens kullanırken rahatsızlık hissi

Gözyaşı Film Tabakası Ne Demektir?

Gözümüzü kırptığımızda, gözyaşı göz yüzeyine yayılır ve bir tabaka teşkil eder. Buna gözyaşı film tabakası denir. Bu tabakada suyun yanısıra yağ, mukus, elektrolitler, vitaminler, şeker ve amino asidler bulunur. Göz yaşı film tabakası gözün ön tabakalarını besler, oksijen alışverişini temin eder bu şekilde göz yüzeyinin düzgün ve şeffaf olmasını sağlar.

Bu tabaka olmazsa olmazsa, net ve düzgün bir görme mümkün değildir. Bunun yanı sıra göze giren yabancı cisimleri, allerjik ve mikrobik maddeleri yıkayıp uzaklaştırmayı sağlar . Mikrobik maddelere karşı koruyucu ımmünglobülinler ve immünmodülatörler ihtiva eder.

Göz Kuruluğunun Sebepleri Nelerdir?

Normalde, yaşlandıkça zaten gözyaşı miktarımız azalır. Menapoz sonrası ve yaşlı kadınlarda kuru göz görülme sıklığı daha artar. Bununla birlikte erkeklerde ve kadınlarda her yaşta görülmesi mümkündür. A vitamini eksikliğine bağlı kuru göz çok nadirdir ve özellikle de gelişmemiş ülkelerde gözlenir.

Kuru göz, başka problemlerle de ilişkili olarak da ortaya çıkabilir. Örneğin göz kuruluğu ile birlikte ağız kuruluğu ve eklem ağrıları mevcut ise Sjögren sendromundan süphelenilebilir. Bazı romatizmal hastalıklar gözyaşı salgısında azalmaya yol açabilir. Bazı ilaçlar da gözyaşı salınımını azaltarak kuru göz neden olabilirler.

Göz Kuruluğu Tanısı Nasıl Konulur?

Kuru gözün tanısı herhangi bir göz hekimi tarafından rahatlıkla konulabilir. Kesin tanı için gözyaşı üretimini ölçen testler yapılır.

Schirmer Testi: Alt gözkapağı iç yüzüne yerleştirilen bir filtre kağıdı ile gözyaşının yeterli olup olmadığı değerlendirilebilir.Göz kuruluğunun olmaması için en az 10 mm üzerinde olması gerekir.

Göz Yaşı Kırılma Zamanı: Boyar madde alt göz kapağının içine damlatılır göz birkaç defa açılıp kapatıldıktan sonra hiç kapatılmaması istenir 10 saniyeden önce göz yüzeyinde kuru spotların oluşması tanı açısından önemlidir.

Göz Kuruluğu Tedavisi

Göz Yaşı İlavesi Öncelikle yapılması gereken eksik gözyaşının tekrar yerine konmasıdır. Suni gözyaşı damlaları, insanın kendi gözyaşına çok benzer özelliktedir. Bunlar gözü sulandırır ve nemli kalmasını sağlayarak gözü rahatlatır. Suni gözyaşı damlalarının pekçok çeşidi mevcuttur.

Suni gözyaşı içerisindeki koruyucu maddelere karşı duyarlılığı olan veya kontakt lens kullanan kişilere koruyucu madde içermeyen gözyaşı damlaları önerilmelidir.

Suni gözyaşı damlaları günde bir-iki defa kullanılabildikleri gibi, saatte birkaç defa dahi damlatılabilir. Bu konu da doktorunuzun tavsiyesine uymanız gerekir. Mevcut Göz Yaşını Koruma (Geçici-Kalıcı Punktum Tıkaçları) Gözlerin nemli kalmasını sağlayıcı diğer bir yaklaşım, kişinin kendi gözyaşını korumaktır.

Gözyaşı gözden bir kanal sistemi yoluyla buruna boşalır. (Bu nedenle ağladığımızda burnumuz da akar) Bu kanalları geçici veya daimi olarak tıkayabilir. Bu kapama işlemi ile, hastanın kendi gözyaşını korumak ve suni gözyaşının gözde kalış süresini uzatmak mümkün olacaktır. Diğer Yöntemler Gözyaşı da diğer sıvılar gibi buharlaşma özelliğine sahiptir. Buharlaşmayı engellemek için ortamı nemli tutmak faydalı olabilir. Bu amaçla kışın içeriyi ısıtmak için kullandığımız kalorifer veya sobanın üzerine bir kap içerisinde su koymakla odanın nemli kalması sağlanabilir. Kuru gözü olan bir kişi sıcak oda, saç kurutma makinaları veya rüzgarlı ortamdan kendini korumalıdır. Sigarayı da bunlar arasında sayabiliriz.

Gözyaşı bezindeki inflamasyonu azaltarak gözyaşı üretimini arttıran ilaçlar son zamanlarda kullanılmaktadır ve son derece etkili sonuçlar vermektedir.

Stevens-Johnson sendromu veya pemfigoid gibi nadir hastalıklarda, A vitamini içeren damlalar kuru göz tedavisi için faydalı olabilir.

YAG LAZER TEDAVİSİ:

Katarakt ameliyatı olan bazı hastalarda zaman içinde göz içine yerleştirilen göz merceğinin arka kısmındaki kapsülde bulanıklaşma olabilmektedir. Hastanın görmesi azalmaktadır. Bu hastalarda YAG lazer yapıldığında ameliyata gerek kalmaksızın 1-2 dakikada kapsül açılarak daha iyi görme sağlanır. Ayaktan ve acısız bir şekilde saniyeler içerisinde zar açılır ve hasta net bir görüşe kavuşur.

ARGON LAZER TEDAVİSİ

Argon Lazer, şeker hastalığı (diyabetik retinopati), retinal damar tıkanması, retina sinir tabakası rahatsızlıklarında kullanılan bir lazer yöntemidir. Retina tabakasındaki yırtılmalar da erken tanı döneminde argon lazer ile tedavi edilir. Argon lazer, en çok, şeker hastalığı sonucu gelişen göz içindeki kanamaların tedavisinde o anda var olan görmenin korunması amacıyla kullanılır. Tedavi, sırasında gözün sadece damlayla uyuşturulması yeterlidir. Uygulama öncesinde göz bebeği damlayla büyütülür. Argon lazer tedavisi genellikle birkaç seansta tamamlanır.

GÖZ TEMBELLİĞİ (AMBLİYOPİ) TANI VE TEDAVİSİ:

Tıpta ambliyopi olarak adlandırılan göz tembelliği her iki gözde veya gözlerden birinde görme keskinliğinde %20 veya daha fazla oranda azalma olmasıdır. Toplumdaki sıklığı % 2-4 arasında değişmektedir. Görme doğuştan itibaren beynin öğrendiği bir yetenektir. Eğer doğumsal veya sonradan ortaya çıkan bazı göz bozukluklarına ( katarakt, şaşılık, yüksek göz bozukluğu, vs) bağlı olarak görsel uyarının beyine iletilmesinde kusur olursa görmenin hızlı geliştiği bebeklik ve çocukluk yıllarında göz tembelliği gelişebilir. Göz tembelliği'nin önlenmesi ve binoküler görmenin ( her iki gözün birlikte kullanılması ) sağlanması özellikle sinir sisteminin henüz esnek olduğu ilk iki senede kritik önem taşımaktadır. Dolayısıyla tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi sonuç alınabilir. Özellikle ailesinde göz tembelliği ya da şaşılık olanların 3 yaşından önce göz doktoru tarafından tam bir göz muayenesi olması şarttır. Ancak hiç bir şikayet veya risk faktörü olmasa dahi herkes için en geç 3-4 yaşlarında göz doktoru tarafından rutin göz muayenesi gereklidir.

OCT (Optik Koherenz Tomografi) Anjiyografisi

Damardan ilaç vermeden retina ve koroid damar yapısının gösteren, retina ve koroid tabakasını ince kesitler halinde inceleyen ve kalınlığını ölçen, yeni geliştirilen ve tamamen zararsız bir görüntüleme aracıdır.

Neden OCT Anjiyografisi Yapılır?

Retina ve koroid damarlarının bütünlüğünde bozulma olduğunda retina hasar görür. Retina damarlarındaki tıkanmaları ya da anormal yeni damar oluşumlarını retina anjiyografisi ile tespit edebiliriz. Ancak, retina anjiyografisi yapılırken damardan ilaç vermek gerektiğinden yan etkileri olan bir tetkiktir. Buna karşın, OCT Anjiyografisinde damardan herhangi bir ilaç verilmediğinden hiçbir yan etkisi yoktur. Ayrıca, OCT Anjiyografisi hem retina ve koroid damarlarının incelenmesini hem de bu tabakaların ince kesitler halinde görüntülenmesini mümkün kılar. Bu özelliklerde, hastalığın daha iyi teşhis, tedavi ve tedaviye verdiği yanıtın izlenmesine olanak sağlar.

Sarı nokta hastalığı, şeker hastalığına bağlı retina hasarı, retina damar tıkanıklığı ve diğer tüm retina hastalıklarının teşhis ve tedaviye yanıtın belirlenmesinde de çok önemli bir yeri vardır. Ayrıca, glokom (göz tansiyonu artışı) gibi diğer göz hastalıklarının teşhis ve tedaviye yanıtının izlenmesinde de önemli bir yer tutar.

OPTİK BİYOMETRİ

Katarakt ameliyatı sırasında göz içine takılacak merceğin numarasının tespiti için kullanılan en hassas yöntemdir. Gözün birçok farklı bölümünün ölçümünü yüksek hassasiyetle yapar. Katarakt ameliyatı öncesi bu cihazın yardımı ile belirlenecek ölçümler sayesinde katarakt ameliyatı sonrası kişi hayatını gözlüksüz devam ettirebilir.

FFA (FUNDUS FLORESEİN ANJİOGRAFİSİ) GÖZ ANJİOGRAFİSİ

Floresein adlı ilaç kullanılarak gözün arka kısmındaki damarların görüntülemesini sağlayan bir tanı yöntemidir. Anjiografinin çekilişi: Göz bebeği damla ile büyütülür. Hastanın kolundaki ya da elinin üzerindeki damardan flöresein ilacı enjekte edilir. Göz damarlarına ulaşan bu ilaç damarların görünürlüğünü sağlar. Özel bir kamera ile çok sayıda görüntüsü alınır. Bu görüntülere bakılarak göz damarlarında problem olup olmadığı değerlendirilir.

Fundus anjiyografisinin uygulama alanları

  • Şeker hastalığına bağlı göz içi kanamaları
  • Retina damar tıkanıklıkları
  • Yaşa bağlı makula dejenerasyonu (Sarı nokta hastalığı)
  • Göz içi tümörleri

Anjiografi sonrası

  • Gözü genişletmek için kullanılan damlalar bir süre bulanık görmeye neden olur.
  • Cilt,dil ve idrarda kısa süreli renk değişikliği görülebilir.

Bilgisayarlı Görme Alanı

Bilgisayarlı görme alanı cihazı merkezi ve çevresel görme kalitesini test eder. Bu testler glokom, retina hastalıkları ve nöroftalmolojik hastalıklarda özellikle kullanılır. İğne deliği büyüklüğündeki ışığın çeşitli alanlarda yanmasıyla hastanın görmesinin ölçüldüğü bu yöntem görme alanını test eder. Test sonuçları bilgisayarda değerlendirilip aynı yaş grubundaki normallerle karşılaştırılır. Görme kaybı biçimlerine göre hastalıklar da sınıflandırılır. Bu testler uzun dönemde özellikle glokom hastalığında hastaların görme kayıplarının ilerlemesini gözlemek için kullanılırlar.

Glokom hastalarının büyük bir çoğunluğunda son döneme kadar hiç bir bulgu yoktur. Muayene sırasında tansiyonun yüksek ölçülmesi üzerine daha ileri tanı yöntemlerine başvurulur. İlk basamakta yapılması gereken, bilgisayarlı görme alanı muayenesidir. Bu test, gözdeki sinir hücrelerinin çeşitli ışık şiddetlerine olan hassasiyetini ölçen ve her bir gözün gördüğü toplam alanı belirleyen bir testtir. Hastalığın tanısında ve takibinde büyük önem taşır.

Çocuk Oterefraktometre Cihazı

Pediatrik otorefraktometre cihazı ile çocuk muayeneleri, muayene ünitesine çocuğun oturmasına gerek olmaksızın muayene olabilmesini sağlamaktadır. Çocuk otorefraktometre cihazı ile kırma kusurunu ölçme, Göz tembelliği(ambliyopi)nin teşhisi zamanında tespit edilebilmesini sağlayabilmektedir. Çocuk otorefraktometre cihazı yaklaşık 60-80 cm'den gözün kırma kusurunu ölçme imkanı vermektedir.

1.aydan itibaren kırma kusurunu ölçme takibi yapılabilmektedir. Son teknoloji çocuk otorefraktometre cihazı, Göz tembelliğinin teşhisi için hekime büyük kolaylık sağlamaktadır. 3 yaşından itibaren, tüm çocukların kontrolden geçmesi Göz tembelliği (ambliyopi) nin zamanında tespiti için gerekmektedir. İdealde tüm çocuklar; 1.ay, 6.ay, 1 yaş ve 3.yaş sonunda mutlaka göz kontrolü yaptırması önerilmektedir

Pakimetri Nedir?

Pakimetri, gözümüzün ön segmentinde bulunan bölüm olan “Kornea” tabakasının kalınlığının ölçülmesidir. Kornea kalınlığının ölçümü, lazerle gözlükten kurtulmak isteyenler açısından çok önemlidir. Kornea tabakasına işlem yapacak olan lazerin, lazer operasyonuna uygunluk testinin en önemli maddesidir. Bunun dışında tanı amaçlı olarak da kornea kalınlığının ölçümü yapılabilir.

Pakimetri Nasıl Uygulanır?

Günümüzde pakimetri, göze herhangi bir cihaz /alet teması olmadan bilgisayar sistemleriyle yapılmaktadır ve ölçme işlemi kısa sürede tamamlanmaktadır. Normal korneada merkez kalınlığının ortalama 550 mikron olması beklenir. Eğer kornea normalden kalınsa yani 600 M ve üstü ise göz içinde normalde olmayan bir basınç miktarı ölçülür. Ve eğer tam tersine normalden ince ise kornea daha yumuşak olacaktır ve göz içi basıncı değerleri daha düşük verecektir. Sağlıklı insanlarda bu değerler farklı olabilir. Sağlıklı bir göz söz konusuysa, bu tür kalınlık sapmaları herhangi bir tehlike yaratmaz.

Dijital Lensmetre

Gözlük camı analizörü olup gözlüğünüze takılmış camların doğruluk derecesini en hassas veren sistemdir. Otomatik olarak gözlük camındaki miyopi hipermetropi ve astigmatik ölçümlerin doğruluğunu, gözbebekleriniz arasındaki mesafe ve camdaki prizmatik değerler dahil, multifokal camların montaj biçimleri gibi daha pek çok parametreyi kontrol eden yüksek teknolojili bir cam analizörüdür.

Biyomikroskop

Biyomikroskop, üzerinde özel olarak hazırlanmış bir mikroskop ve ışık kaynağı bulunan bir alettir.

Hasta ve doktor biyomikroskobun iki başına karşılıklı olarak oturur. Hasta çenesini çene kısmına ve alnını bir çerçeveye yaslar. Doktor mikroskoptan bakıp aleti ileri geri hareket ettirerek netlik sağlar.

Göze ait bir çok yapı klinik pratiğinde çok sık kullanılan bu yöntemle incelenir. Başta gözün dış yüzünde bulunan yapılardan gözün kirpik dipleri, göz kapak içi (tarsal konjonktiva), gözyaşı tabakası, kornea yüzeyi büyütülerek ve aydınlatarak incelenir. Bunun yanında kornea katları, ön kamara içeriği, iris, göz bebeği ve lens ile ön vitreusa kadar olan yapıları çift gözle stereoskopik olarak derinlemesine muayene edilir.

Gözdeki yapıların görülmesi için biyomikroskop cihazından diffüz veya band şeklinde ışık verilir ve gerekirse lensin büyütmesi arttırılır.

Gerektiğinde biyomikroskop aletine ilaveler yapılarak değişik göz muayeneleri yapılır. Örneğin Goldmann üç aynalı lensi ile ön kamara açısı incelenir, aplanasyon tonometrisi ile göz içi basıncı ölçülür , monte edilen fotoğraf makinesi ve video bağlantısı ile de görüntü kayıt edilir.

Oküler yüzeydeki ülserasyonları ve epitel defektlerini tespit etmek için floresein adlı özel boya damlatılır. Floresein ile boyanan lezyonu görebilmek için biyomikroskop üzerinde bulunan kobalt filtresi kullanılır.